Öylesine Bir Hikaye
Telaştan ellerim terlemiş, fener elimde ha düştü ha düşecek... İyice panikliyorum. Işığı kuvvetlendirecek ne var diye düşünüyorum, ama karanlıkta hiç bişey bulamıyorum işime yarayacak... Korkuyla karışık bir kabulleniş geliyor sonra. Karanlıkta kalacağım, belli oldu! biraz daha ilerliyorum, arada tökezliyorum görmediğim engellerden. Fenere kızıyorum bu kez, "biraz daha parlak yansan ne olur sanki,dayanamaz mısın..."
Ve birden her yer kararıyor... Telaşla elime bakıyorum, görmüyorum ama elimde artık yanmayan fener! gittikçe soğuduğunu hissedebiliyorum. Vuruyorum kafasına belki yanar diye tekrar...Bağırmaya başlıyorum deli gibi etrafa... Ama ses veren yok! Kendi sesim yankılanıyor çevremde... En sonunda siniyorum olduğum yere, çaresizlik insanı olduğundan daha küçük gösteriyormuş...küçük bir çocuk gibi bacaklarımı kollarımla sarıp kaybolmaya çalışıyorum olduğum yerde... Korku ve terkedilmişlik yüreğimin üstüne koca bir kaya gibi otururken...
Ve gözlerimi açıyorum tekrar; nefes nefese kalmışım...Elimde sıkı sıkıya sarıldığım fener..Hala yanıyor ama solmuş ışığı pek de aydınlatmıyor yolumu....Demek ki bir rüyaymış diyorum deminden beri uğraştığım; aslında rüya değil de bir önsezi belki...
Biteceğini bile bile iyice sarılıyorum fenere tekrardan....Başlıyorum karanlığı beklemeye...
Yorumlar
Yorum Gönder