Kayıtlar

Haziran, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kaçırılmayacak Diziler

Resim
1. FRIENDS 1994-2004 yılları arasında 10 sezon olarak yayınlanan ve Türkiye'de "sıkı dostlar" adıyla gösterilen komedi dizisi. Oyuncular: Jennifer Aniston(Rachel Green) Courteney Cox Arquette (Monica Geller) Lisa Kudrow (Phoebe Buffay) Matt LeBlanc (Joey Tribbiani) Matthew Perry (Chandler Bing) David Schwimmer (Ross Geller) İlk izlemeye başladığımda karakterlerin yarısını (ross,phoebe,chandler) yapmacık bulmuş ve o kadar da hoşuma gitmeyeceğini düşünmüştüm. Fakat bir süre sonra günde 10,15bölüm izler oldum; dolayısıyla karakterleri de ailem gibi görmeye başladım! Şiddetle tavsiye ederim. İzlediğim açık ara en iyi dizilerden biridir. 2.HOW I MET YOUR MOTHER 2005 yılından itibaren yayınlanan ve son olarak 4.sezonu geride bırakmış komedi dizisi. Oyuncular: Josh Radnor( Ted Mosby) Jason Seget( Marshall Eriksen) Alyson Hannigan( Lilly Aldrin) Neil Patrick Harris( Barney Stinson) Cobie Smulders( Robin Scherbatsky) Kimilerine göre adı itibariyle (annenizle nasıl tanıştım?) b

Rüya

Resim
Rüya görmek başka bir hayata adım atmaktır benim için. Yoğun olur rüyalar; bir bünyeye iki yaşam sıkıştırmak gibi bir etkisi vardır. Uyandığımda çoğu zaman rüyanın etkisi, bilincimin de açılmasıyla, tavan yaparak devam eder. Bazen (rüyamda) başının dertte olduğunu gördüğüm arkadaşımı düşünerek, bazen de kendimi bir kovalamacanın içinde görerek endişe içinde başlarım güne. Bazen mutlu, bazen karamsar. Rüyamı hatırlayamadığım -veya görmediğim- sayılı gün dışında. Hatta geçmiş bir zamanda -küçükken- rüyamda hiç tanımadığım bir adama aşık olup, bir haftaya yakın gerçekten aşık olduğum biri varmış gibi hissettiğim olmuştu. Böyledir esaslı bir rüyanın yarattığı etki. Matrix teki gibi, bazen gerçek hangisi ayırtedilemez olur. Rüya, bir gerçek gibi algılanabilirken gerçeği de bir rüya gibi düşündüğümüz zamanlar vardır bir de. Ya gerçek olamayacak kadar mükemmel ya da gerçek olamayacak kadar korkunç bir gerçeği yaşadığımızı düşünüp buna rüya deriz. Ya toz pembe bir rüyadır gerçeğimiz ya da k

The International

Resim
İzlemeden önce afişe pek de dikkat etmemiştim, izlerken bi baktım İstanbul'a gelmişler. Silah ticaretiyle uğraşan Ahmet Sunay, Haluk Bilginer miş. İnsan seviniyor memleketini görünce nedense! Clive Owen çatıların üstünde koşturuyo ( daha güzel yerlerde koşsa keşke diye de içimden geçmedi diil ) ! Ama Haluk Bilginer'in o güzel oyunculuğunu bulamadım filmde. Rolü ufak da olsa daha fazla renk katabilirdi filme, bu yeteneğe sahip olduğu aşikar zaten. Yönetmen Tom Tykwer'ın hatası diyelim biz buna. Filmin bize anlatmaya çalıştığı şey ise; böyle kirli oyunlar oynanıyor siz bunu bilin ama sesinizi boşuna çıkartmayın. Eninde sonunda çark yine dönüyor. Karamsar ama maalesef -biraz- gerçekçi bir yaklaşım.

Tavsiye Film

Resim
2008 yapımı ve yönetmenliğini Mark Herman 'ın yaptığı the boy in the striped pyjamas , John Boyne 'un kaleminden çıkan aynı adlı romanın uyarlaması. Film hakkında söylemek istediğim çok şey var. Aslında sırf bunun için film biter bitmez açtım bu kaydı ama kitabın arka kapağındaki tanıtıcı yazı engelledi beni. İşte o yazı: "Çizgili Pijamalı Çocuk, tanımlanması zor bir hikâye. Genelde arka kapakta kitapla ilgili bazı ipuçları veririz. Ama okumanın zevkini bozacağını düşündüğümüzden bu kitapta bunu yapmadık. Bizce, neler olduğunu bilmeden okumaya başlamanız çok önemli. Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakiler için değil). Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız. Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız asla rastlamak zorunda kalmazsınız." Ve ben bu yazıdan habersiz olarak bu filmi indirip trailer ını izlemeden, konusuna bakmadan izlemeye karar v

Büyümesek olmaz mıydı?

Resim
Haley Joel OSMENT... 1999 da The Sixth Sense , 2000 de Pay It Forward , 2001 de Artificial Intelligence:AI .... Bu filmlerle tanıdık, bildik, sevdik onu. Her bir filminde tesadüfen orda olmadığına, rolünün hakkını fazlasıyla verdiğine tekrar tekrar şahit olduk. Yıldızım diyen birçoğundan iyi yapıyordu işini ve daha 12 yaşındaydı ilk oscar adayı gösterildiğinde. O sene aday olduğu kategoride oscarı alan oyuncuysa Michael Caine di. Daha dün gibi, kaçıncı kez izlediğimi hatırlayamadığım bu filmleri ilk izlediğim zamanlar. Zaman çabuk geçiyor cidden de. Ve işte küçük jönümüz de acımasız ergenlik döneminden payına düşeni alıyor. Hiçbişeyin eski tadı yok artık... Büyümeyelim bence... Hep sevimli kalalım... Belki canımız da acımaz o zaman...

Trajikomik Türkiye'm

Resim
Bu gazete küpürünü bundan birkaç ay önce kesmiş, saklamıştım. Hatta bunu kestiğimde daha bir blogum bile yoktu. O zamanlar şehrin belirli merkezlerinde ücretsiz gazeteler sıklıkla dağıtılırdı, seçimlerden sonra gazetelerin de işi bitti gibi; yada bana rast gelmiyo artık! Trajikomik geldi bu haber bana. Haberde eşi tarafından şiddet gören bir bayan var, fakat ben bu habere her baktığımda gülmeden duramıyorum! Sebebi elbetteki fotoğraftaki Nizamettin Bey'in ve eşinin yüz ifadeleri. Bu süper ötesi fotoğraf için öncelikle fotoğrafçıya bi teşekkür ediyorum. Adamın aldığı ceza nedeniyle çektiği üzüntü yüzünden yeterince belli oluyordur! Eşiyse hem gazetede fotoğrafının çıkacak olması sebebiyle hem de yediği dayağın kocasının yanına kâr kalmaması sebebiyle acayip bir mutlu! Sadece fotoğraftan konuşmak olmaz ama bu haber için, kocası eşini yemek yaparken söylendi diye dövüyor. Ve 1yıl boyunca "evlilik hayatında mutlu olmanın yolları" konulu kitaplar okuma cezası alıyor. Maalese