Eski Dost, Düşman Olmaz...

Bu bir Paranormal Activity yazısıdır...


Kendimi bildiğim ilk zamanlardan itibaren en sevdiğim sinema türü olmuştur korku-gerilim. Sonra sonra gördük diğer türlerdeki filmler de güzel olurmuş, hatta en çok primi onlar alırmış ama işte bendeki bu sahiplik duygusu; hani asıl taraftarı olduğunuz 4 büyüklerden bir takım memleketinizin takımıyla maç yaparken yalnız o gün için takım değiştirirsiniz ya. Veya sorsalar hangi takımlısın diye, fenerbahçe bi de orduspor dersiniz ya işte korku filmleri de öyle yerleşmiş hayatıma.

Abime özenirdim hep, bi de onunla aşık atmaya çalışırdım boyuma bakmadan. Hiç korkmuyorum ben havalarında başlardım filme; sonra sonra sinerdim koltuğun içine doğru. Filmleri izledikten sonra, chucky kanepenin altından çıkacak; freddy tırnaklarını bir kulağımdan sokup öbüründen çıkaracak gibi gelirdi! Yanlış bir hevesti belki o yaşta ama Lorelai'ın kahve bağımlılığı gibi ben de bununla gurur duyuyorum nedense!

Güzel filmler olurdu star tv'nin parlament pazar gecesi sinemasında. Onu beklerdim dört gözle. Ama hep geç saatte verilirdi bu tür filmler, çocuklar hiç izleyemesin diye. Çoğu zaman da amacına ulaşırdı. Hep aynı sahne, gözlerimin önünde hala; geç saate kadar filmin başlamasını bekler veya ancak başını izleyebilir sonrasında annem tarafında yatağa sürüklenirdim. Yine de aklımda hep; chucky, freddy, michael myers, o ve adı hatırlanamayan nicesi...



Zaman geçtikçe o kadar da rahat izleyemez oldum ama. Kenardan köşeden fırlayan kedilerle zıplar, kan revan içindeki sahnelerden hazzetmez oldum.
Ama yine de iyi bir korku filmi izlemenin yerini hiç bişey tutamaz. Ve nihayet geçen gün bunu tecrübe edebildim uzun bir aradan sonra...
Ne zamandır bilgisayarımda duran ama görebileceklerimden dolayı bir türlü izlemeye heves edemediğim Paranormal Activity filmini Gökhan'ın; "sakın izleme, boşver" şeklindeki yorumunun hemen ardından izleyiverdim. Ne olur ne olmaz, kendimi boş yere harap etmeyeyim diye düşünerek gündüz vakti izledim hem de. İsabetli bir karar vermişim, zira gece yapacağı etki şu zamankinden daha katlı olurdu heralde ve bunu isteyecek normal insan sayısının yok denecek kadar az olduğuna eminim.


Her zaman olduğu gibi sonla ayrı düşsek de, türünün güzel bir örneği olarak amacına ulaşan bir yapım olmuş. İzlemesi ise son derece keyifli!-gerçek anlamda böyle gerildiğim en son the strangers vardı sanırım ama o da bunun 7'de 1'i kadar olmalı...
Etkisinin uzun süreceğini düşünerek insanlara yok yok izlemeseniz de olur desem de kısa sürede bu etkiden kurtulunabildiğini öğrenmiş oldum. -mirrors izledikten sonra aynalara bakmaktan ne kadar çekiniyorsanız, bu filmden sonra da karanlıktan ve kapılardan o kadar tırsabilirsiniz.- Ve artık daha mantıklı önerilerde bulunabilirim. Eğer, filmin film olduğunun farkında olurum, izler geçerim diyorsanız bu filmi kaçırmasanız iyi olur. Ama derseniz ki, ben ruhani olaylara gelemem etkisinde kalırım; o zaman boş yere filmi izleyip de kendinize işkence etmeyin derim.

Yorumlar

  1. ikinciye kalabalık bir ortamda yeniden tecrübe ettim de yalnız izlemeyince öle ürkünç bi etkisi olmuomuş; yalnız izlemek lazım bu filmi...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Genetik Diye Bişey Var!

Ben de komiktim!

Okuma Şenliği: Kış 2018