Yine bir film yazısı... Ramazan ayında geceyarısından sahura kadar olan vakti film izleyerek geçirmenin tadını çıkarıyorum şu aralar! Filmsiz geçen, bana göre uzun, bir süreden sonra her güne 2 film sıkıştırarak bu açığı kapatmaya başladım. Bunda 1 haftaya kadar tamamlamam gereken ve henüz hiç başlayamadığım staj defterinin de büyük bir yeri vardır elbette. Malum, işin gücün çok olduğu vakitler işten en çok kaçılan vakitler oluyor bende. Bu gecede şöyle eğlenceli bişeyler izleyeyim dedim, açtım baktm en son neler indirmişim diye ve the karate kid 'i izlemeye karar verdim. Tamam adı karate kid ama yine de 1984 yapımı orjinal karate kid ile aynı filmi izleyeceğim aklıma gelmemişti. Çubukla sinek kovalamadan dövüşte alınan yaraya kadar aynı filmi farklı karakterlerle izledim. Jackie Chan ' in arabasını sildiği sahnede ise, "heh", dedim, " cilala-parlat kısmına da geldik"; ama o bölümü ceket ile yenilemişler! Neticede aynı filmin yeniden çevrimini ufak f
İşte güzide videomdan bir parça. Sene 1994. Anaokulumun müsameresinde pembe elbisem ve beyaz saç bandımla Çiğdem Tunç olarak sergilediğim performans takdire şayan. Buyrun izleyin.
O değil de, Ezgi Mola Türkiye'nin Marion Cotillard'ı gibi bence. Ya da Marion Cotillard Fransa'nın Ezgi Mola'sı... Aynı sempatiklik, aynı içtenlik, aynı ışık... Az daha yüzleri gözleri de benzeyecekmiş!
Ah teşekkürler ne demek. Tam 10 sene oldu, dün gibi aklımda ölüm haberini televizyondan öğrendiğim...
YanıtlaSil